18 Eylül 2015 Cuma

Renksiz Tsukuru Tazaki'nin Hac Yılları - Haruki Murakami





"Kaderimde tek başına kalmak vardır belki de Haruki Murakami'den kaderinin gizemini çözmek, içindeki iflah olmaz yaranın kaynağına inmek için büyük bir yolculuğa çıkan bir kahramanın romanı. Kendini "renksiz" bilen Tsukuru Tazaki'nin hikâyesi.

İşte o an, Tsukuru nihayet her şeyi kabullenmeyi başarabildi. İnsanların yürekleri arasındaki bağ yalnızca uyum üzerinden oluşmuyordu. Aksine, bir yaradan diğerine daha derin bağlar oluşuyordu. Acı acıyla, kırılganlık kırılganlıkla yürekleri birbirine bağlıyordu. Elemli çığlıklar olmadan suskunluk, kan toprağa akmadan affediş, insanın içini lime lime eden kayıplardan geçmeden kabulleniş mümkün değildi. İşte bu, gerçek uyumun kökünde var olan şeydi. (Tanıtım Bülteninden)"

Haruki Murakami'nin yarattığı 316 sayfalık bu harika masal 1 gün gibi kısa bir sürede bitti. Kitap diğer kitaplarına nazaran daha basit bir akıcılığa sahipti. Tabi diğer kitaplarında olduğu gibi yalnız yaşayan bir erkek başkahramanımız vardı. 

Tsukuru, kitabın başında ölmek istiyor ve kitap boyunca neden bu isteği içerisinde taşıdığını bize anlatıyor... Tsukuru, lise yıllarında 5 kişilik bir arkadaş grubuna sahip bir genç. Hepsinin soyadlarında bir renk adı geçiyor (kızılçam, kara ova gibi) bir tek Tsukuru hariç bu sebeple kendini hafiften dışlanmış hissediyor. Üniversiteye geçtiklerinde de bir tek o yaşadıkları şehir olan Nagoya'da kalmıyor ve Tokyo Üniversitesine gidiyor. Üniversitenin 2. yılında birden bire Tsukuru arkadaşları tarafında gruptan aforoz ediliyor. O zaman hissettiği dışlanmışlık ve kırılganlıktan ötürü bu terk edilişinin sebebini soramıyor. Aradan 16 yıl geçiyor Tsukuru 36 yaşında başarılı bir mühendis olarak karşımıza çıkıyor. Kız arkadaşı sayesinde 16 yıl önce açılan yaralarının hala kapanmadığını fark ediyor, bu yüzden arkadaşlarıyla yüzleşmeye karar veriyor. Böylece biz de Tsukuru'nun geçmişine bir yolculuğa çıkıyoruz.

Kitabın adının Hac Yılları olması size dinsel bir anlam gibi gelmiş olabilir fakat öyle bir anlama gelmiyor. Hac kelimesi, batı edebiyatında daha çok geçmişle yüzleşme anlamını taşıyor. Zaten kitapta da karakterin geçmişiyle yüzleşmesine şahit oluyoruz. Bir de kitapta harika müzikler var. Özellikle Franz Liszt’in “Années de Pèlerinage” piyano eserinin “Le mal du pays” (Vatan Hasreti) bölümü aslında kitabın içeriğine o kadar uyuyor ki. Tsukuru, hem arkadaşlarıyla olan ayrılığını hem de doğduğu şehre olan özlemini bu eserde buluyor. Eğer daha önce Murakami okumadıysanız ilk başlangıç olarak bu kitaptan başlayabilirsiniz. ^^

14 Eylül 2015 Pazartesi

Remember You / Hello Monster ( 너를 기억해 )



Dizinin Oyuncuları



Uzun süredir dizi izleyemiyordum aynı hikayeler, benzer senaryolar derken bu dizi ile her şey bir kenara itildi 16 bölüm hiç sıkılmadan oturup izledim. Dizi geçen haftalarda final yaptı ve ben çok üzüldüm. :(  Diziye başlama sebeplerimden biri elbette Seo In Guk değil hemde hiç değil.. ^^ 
Gelelim dizinin konusuna; Lee Hyun ( Seo In-Guk ) sivri dilli bir suçlu profil uzmandır. Cha Ji-An ( Jang Na-Ra ) ise bir dedektiftir. Yıllardır da Lee Hyun'u takip etmektedir. Vee bir gün yani dizinin ilk bölümünde tesadüf üzeri aynı davayı çözmek için bir araya gelirler. Ardından ikisinin arasında romantik bir ilişki başlar. ( Pek romantik değil hatta bie elin parmağını geçmez bence dizideki romantik anlar. )




Dizi genel anlamdan hiç sıkılmadan izleyebiliceğimiz 16 bölümlük bir Kore yapımı. Lee Hyun'un geçmişinden süre gelen olaylar ve yeni gelişen durumlar dizinin dinamiğini güçlü tutuyor. Tabii bir de senaristin merakta bırakıp son bölümlerde çözüme kavuşturduğu olaylar da mevcut. Dizinin, çoğu kore dizisinde olduğu gibi sonu hiç mi hiç tatmin edici gelmedi bana açıkçası.. İzleyenler bilir, izlemeyenlere spoiler olmasın ama güzelim dizi öyle bitirilir mi hiç?? Sanki 2. bir sezon olacak gibi bitti bana ama bugüne kadar KBS'in hiç sezon işi yaptığını görmedim. Bir de sözylentilere göre In Guk bu yıl sonuna doğru askere gidecekmiş yani ekstra bir sezon hayali anca rüya olur.



Çocuk oyuncular özelliklede Bo-Gom'um küçüklüğü harika bir seçim olmuş. Baya benziyorlar. ^^ Bence dizinin In Guk'dan sonra izleme nedenim Bo Gom'dur. Baya iyi bir oyuncu olma yolunda. Hatta sırf o var diye Reply 1988'i izlemeyi bile düşünüyorum.. Tabii bir de Lee Chun Hee var o nasıl bir tatlı oyunculuktur. Umarım onu da en kısa zamanda başrolünü kendisinin oynadığı bir romatik komedi de 2. adam olmadan izleyebilirim.


Birde dizide az ve öz görünse de Kyunsoo'nun oyunculuğuna değinmeden geçmeyelim. Genelde idollerin oyunculuklarını pek beğenmem ama Kyungsoo gibi yeteneklilerse diziye ayrı bir hava kattıklarını düşünürüm. Daha önce "It's Okay, That's Love" dizisinden ve "Cart" filminden oyunculuğunun iyi olduğunu biliyordum ama bu dizideki mimikleri ve bakışları cidden çok iyiydi. İyi bir oyuncu olma yolunda emin ve güzel işlerle ilerliyor. Sesi kadar oyunculuğu da başarılı bence. Hani bakışlarıyla oynuyor deriz ya bazı oyuncular için Kyungsoo'da onlardan biri olmaya aday bence. ^^

9 Eylül 2015 Çarşamba

Music Bank in İstanbul!

Bundan tam 2 yıl önce şu sıralar tüm K-pop fanları bir rüya alemindeydik. Music Bank yapılcak mı yapılmayacak mı, biletler kaç para olacak, hangi gruplar gelicek, gidebilicek miyiz... Bir sürü soru dolusuna bir bilinmemezlik. Ben gidemeyeceğimi düşünürken bir anda çekilişten 2 tane bilet kazandım. Sonra bir arkadaş platinum biletini satıyormuş ucuz bir fiyata hiç kaçırır mıyım bu fırsatı gittim aldım. Böylelikle hem ben hem kardeşim hem de bir arkadaşım konsere gidebildik. ^^



Tarihler 6 Eylül'ü gösterdiğinde her fan gibi bizde havalimanına gittik. Ben çok kalabalık olacağını pek zannetmiyordum ama gidince şok olduk. O nasıl bir kalabalıktı, elimde kameramla zar zor kendime bir yer bulabildim. Herkesin elinde telefonlari, kameralar, kartonlar vs. Her kapı açılışında bir çığlık bir kıyamet. Tabi bu sırada güvenlik çok şaşkın bu şaşkınlıkları mı onları biraz kabalaştırdı bilemiyorum ama yine de olayın heyecanı içinde pek takılmadık onlara. Neyse dakikalar sonra Super Junior, Beast, MBLAQ, Miss A, FT Island, Ailee göründü, çığlıklar ve koşuşturma bir anda başladı. Onlar geçerken bende kameramla ordan oraya savruldum sağolsun fan arkadaşlar hurra idoller tarafına koşturunca. (Hobbit olmanın zararları..) 


130906 Beast, MBLAQ, Miss A, Ft Island, Super Junior, Ailee in Ataturk Airport




7 Eylül; aylarca beklenen ve bir rüya gibi geçip giden.. Erkenden kardeşimle konserin yapılacağı Ülker Sports Arena'ya gittik. Br kuyruk bir kuyruk saat daha 12 bile değil. Biz de ordaki kafede oturup arkadaşlarımızı beklemeye başladık. Konserin en kötü yanı prof. kamera alımının yasak olması bu sebeple telefon kamerasına kaldık diye üzülüyorduk. Neyse saatler süren bekleme üstüne de konser sırası derken özel bilekliğimi taktırıp konser alanına ulaştım sonunda. Konser alanı dolarken ekranda bol bol klipler izledik ve konser rüya gibi başladı ve bitti. MBLAQ ve Suju'nun fan servisleri harikaydı bu arada. Ailee'nin Türkçe playback okumasını bir ben sevemedim sanırım ama hoş bir süprizdi.


130907 Music Bank in Istanbul Opening ( Beast, Ft Island, Ailee, MBLAQ, Miss A, Super Junior ) 



130907 Music Bank in Istanbul 'Beast Speaking' 




130907 Music Bank in Istanbul - Beast ( Fiction, Shadow, Beautiful Night )



130907 Music Bank in Istanbul Encore (Beast, Ft Island, Ailee,MBLAQ,Miss A,Super Junior)



Sultanahmet'te bir B2ST gördüm sanki... 
Ertesi gün arkadaşlarla Sultanahmet'e gittik tam meydan da yürürken birden önümde bana doğru gelen üyeleri görünce hemen telime sarıldım.. Kamerayı görünce el sallayan DongWon da ayrı bir şekerdi. Sonrasında Beast'in korumasıyla bizim arkadaş sohbeti ilerletince ki adam peşlerindeki çığlık atan fanlardan çok yorulmuş. Bizim onlarla yürümemizde bir sakınca olmadığını söyledi. Keşke hepsi sizin gibi olsa falan dedi. Bizde onlarla sessiz sedasız bir küçük tur attık. Bu bile bence güzel bir şeydi. Gikwang'ın zayıflığı, DongWoon'un uzun boyu, DooJoon'un karizmatikliği, YoSeob'un sevimli suratı, HyunSeung'un göz alıcı gömleği, JunHyung'un gözlükleri bunlar aklımda kalanlar... 




130908 Beast in Sultanahmet